7 Eylül 2014 Pazar

Bir defter hikayesi #2 - Tarif defteri

Bir baktım Ağustos ayı bitivermiş, benim yeni yazı yazma planlarım tatil ve hastalık nedeniyle suya düşüvermiş. Instagram'dan blog yazısı hazırladığımı görmüş ve yazı bir türlü gelmeyince merak etmiş olabilirsiniz. Nedenini rehavet olarak özetleyelim ve yazımıza geçelim.


Bu yazı bir tanıtım yazısı değil, bir defter hikayesi. Bu bloga başladığımda aslında ne kadar çok defterim olduğunu ve bu defterlerin çoğunu benim almadığımı fark ettim. Evet, defterlerimin çoğu hediye. Arkadaşlarım sanırım benim defter ve yazma sevgimi benden önce fark etmişler. İşin ilginç tarafı ise bu arkadaşlarımın birbirinden tamamen habersiz olması. Yani, nereye gidersem gideyim benimle tanışan kişilere yazma isteğimi ve sevgimi yansıtıyorum herhalde.

Bu sefer size bu hediye defterlerden birinden bahsedeceğim. Fotoğraflarda sıkça gördüğünüz bu turuncu deri kapaklı, zilli defterden.

İsviçre'ye öğrenci olarak ilk geldiğimde bir öğrenci yurdunda kalmaya başladım. Herkesin ayrı bir odası vardı ama mutfağımız ortaktı. Dezavantajları çok olsa da mutfağın ortak olması, bizim yeni arkadaşlar edinmemize, kaynaşmamıza ve yabancı öğrenciler olarak "yalnız" olduğumuz bu ülkede yalnızlığımızı bir nebze de olsa gidermemize yardımcı oluyordu.
İlk senemde o mutfak sayesinde bir çok yeni arkadaş edindim ve bu arkadaşlıklar ne mutlu ki yollarımız şu anda ayrı olsa da devam ediyor. Ortak mutfağımız sayesinde başka ülkelerin mutfaklarını, kültürlerini, insanlarını tanıma fırsatım oldu. İlk yılın sonunda yurttan ayrılan arkadaşlarımdan birinin hediyesi bu defter.

Hediye eden arkadaşım pasta yapmayı çok sever. Arkadaş grubumuzdan birinin doğum günü varsa pastayı hep o hazırlardı. Beraber bir çok kere pasta yaptık, ondan çok şey öğrendim. Ve arkadaşım yurttan ayrılırken bu defteri hediye etti bana. Ama hediye ettiği sadece bir defter değildi. İçine beraber yaptığımız ya da onun bize yaptığı ve bizim çok beğendiğimiz tarifleri ve yemek yapma ile ilgili sözler de yazmıştı. Elime alıp da sayfalarını karıştırdığımda duyduğum sevinci anlatmam mümkün değil. Arkadaşım ayrılıyor olabilirdi, ama bana beraber geçirdiğimiz anları her zaman canlı tutacak ve yanımdan ayırmayacağım bir hediye vermişti.


Evet, bu defter benim tarif defterim oldu. İnternette her türlü zevke hitap eden, nerede olursanız olun ulaşabileceğiniz, sayısız yemek blogu var ve belki de artık kimse tarif defteri tutmuyor. Ama ben hala beğendiğim yemekleri, tarifleri not ediyorum. Defterimi her açışımda arkadaşımı anmam da cabası.

Defterler başlı başına güzel hediyeler zaten, ama hediye edeceğiniz kişi ve onunla ilişkinizi düşünerek özelleştirirseniz bu onları bin kat daha güzelleştiriyor bence. Defterler boş kalmasın, ama mutlaka hikayeleri de olsun :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder